Tecavüzün men’i davasında, mali ve/veya manevi haklara henüz gerçekleşmemiş ancak gerçekleşme ihtimali bulunan bir tecavüzün önlenmesi ve olası etkilerinin hiç doğmaması amaçlanmaktadır. Maddi veya manevi haklara saldırı burada gerçekleştiğinden tecavüzün meni davası yerine tecavüzün refi davası açılmalıdır. Tecavüzün ref’i davası hak sahibinin mali ve veya manevi hakları ihlal edilmişse ve söz konusu ihlal halihazırda devam ediyorsa açılabilecek olan hukuk davasıdır. Mali ve/veya manevi hakların ihlali nedeniyle hak sahibi açısından bir zarar oluşmuş ise bu zararın tazmin edilmesi için tazminat davası açılması gerekmektedir. Bu zarar maddi olabileceği gibi, manevi de (hak ihlali nedeniyle duyulan acı, elem veya ıstırap) olabilir.
FSEK Madde 68 –Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çogaltılmıs nüshaları yayan, temsil eden veya her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.
Dolayısıyla bu düzenlemeyle birlikte hak sahibine tazminat davası sonucu isteyebileceği maddi veya manevi zarardan bagımsız olarak bedel isteme imkânı tanınmıştır. Kusur ve zarar
tecavüzün ref’i davasının açılması için zorunlu kosullardan olmasa da, aşağıda inceleneceği üzere, mali hakların ihlalinde üç kat tutarında talep edilebilecek bedelin miktarında önem arz etmektedir. Eser sahibinin ayrıca zararı varsa bunun giderilmesi için tazminat davası da açılabilecektir.
Eser sahibine tanınan bu imkan, yukarıda sayılan üç farklı dava türüne ek ayrı (yeni) bir dava
açılmak suretiyle değil, yalnızca açılmış bir tecavüzün ref’i davası kapsamında kullanılabilir.
FSEK’te düzenleniş tarzı uyarınca üç kat bedel, münhasıran tecavüzün ref’i davasında istenebilecektir. Örnegin mali haklarının ihlali nedeniyle tazminat davası açan davacının bu davada üç kat bedel isteme hakkı olmayacaktır. Buna ek olarak, üç kat bedel isteme sadece mali hakların ihlali durumunda geçerli olup, manevi haklar bağlamında böyle bir imkan söz konusu değildir. Genel olarak kararlarında Yargıtay’ın, tecavüzün ref’i davasında davacıya tanınan üç kat bedel isteme yetkisini kabul ettiği, davacı üç kat talep etmişken tek kat veya iki
kat bedele hükmeden ilk derece mahkemesi kararlarını bozduğu, ancak üç katı istenecek bedelin hesaplanmasında davacının ortak kusurunu araştırdığı, FSEK’ te kusur şartı aranmasa
da ortak kusurun varlığı durumunda indirim yapmayan ilk derece mahkemesi kararlarını bozduğu görülmektedir.
Yargıtay 11. HD, 25.01.2010 tarih ve E.2008/8996, K.2010/757 sayılı karar;
“FSEK’in 68/1 fıkrasındaki eser sahibinin ‘uğradığı zararın, en çok üç kat fazlasını isteyebilir’ şeklindeki düzenleme, eser sahibinin mali haklarına tecavüz halinde gerektiğinde rayiç bedelin üç katının mütecavizden istenilebilmesi hususunda eser sahibine tanınmıs bir seçeneğin kullanılması yetkisidir. Bu bakımdan Kanun’da eser sahibine tanınan rayiç bedelin üç katı fazlasına kadar isteyebilme seçeneklerinden herhangi birisini kullanma yetkisi eser sahibi olan davacıya aittir. Mahkeme seçilen talebi değiştiremez. O halde, davacının FSEK’in 68/1 fıkrası uyarınca rayiç bedelin üç katına hükmedilmesine ilişkin talebi gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, kararda yazılı gerekçelerle iki katına hükmedilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
Yargıtay’a göre; FSEK madde 68/2 gereğince öngörülen farazi sözleşme ilişkisi gereğince, önce eserin ve eseri meydana getirenin özellikleri itibariyle eserin değerini etkileyen bütün faktörler ve çoğaltılan nüsha sayısı nazara alınarak normal şartlarda oluşturulacak sözleşme uyarınca eseri çoğaltacak olanın hak sahibine vermesi gereken para miktarının bulunması ve sonra bunun üç katının hesaplanması gerekmektedir. Yargıtaya göre; üç kat bedel tazminatı ile davacı ve davalı arasında bir sözleşme iliskisi kurulduğundan, davacı tecavüzün men’ini isteyemez.
Görevli mahkemenin, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin bulunmadığı yargı çevrelerinde, Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme taraflar arasında sözleşmesel bir ilişki yok ise davanın dayanağı haksız fiil olacağından HMK m.16 uyarınca “haksız fiilin işlendigi veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi” de yetkili olacaktır. FSEK m.66’ya eklenen son fıkra hükmü uyarınca eser sahibi, yerlesim yeri mahkemesininde yetkili olacağı söylenebilir.
Zamanaşımı , uyuşmazlık TBK anlamında bir haksız fiil oluşturduğu için tecavüzün ref’i davasından doğan istemler, eylemin ve failin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her durumda fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrayacaktır.
TAZMİNAT DAVASI
İşleme, çoğaltma, yayma, temsil, umuma iletim gibi mali hakları ihlal edilen eser sahibi veya bağlantılı hak sahibi ya da bu hakları devralan (veya lisans alan) kimseler, FSEK madde 70/2’ye ve FSEK madde 80/2. madde 9. fıkraya göre; tecavüz edenin kusuru bulunmak şartıyla haksız fiil hükümlerine dayanarak maddi tazminat isteyebilecektir .
FSEK Madde 70 –Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir. Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir.
Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de istiyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir.
FSEK 70 geregince, mali hakların ihlali halinde maddi tazminat talep edebilmek için ortada bir kusur olmasının yanı sıra maddi zararın da bulunması gerekmektedir. Bu dava ile, zarar görenin; malvarlığının şimdiki durumu ile zarar veren olay meydana gelmeseydi sahip olacağı durum arasındaki farkın tazminat olarak ödenmesine hükmedilecektir.
Av. Yılmaz GÜNEŞ