(TCK m.125)
Hakaret suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun özel hükümler kitabında, “kişilere karşı suçlar” başlıklı ikinci kısmının sekizinci bölümünde yer alan “şerefe karşı suçlar” başlığı altında 125. maddede düzenlenmiştir. Hakaret suçu bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olan somut bir fiil yahut olgu isnat etmek veya söverek bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırmak olarak belirtilmiştir.
İnsan kişiliği, maddi ve manevi değerlerden oluşan bir bütündür. İnsanın maddi varlığı koruma altına alındığı gibi manevi varlığı da korunmak zorundadır, dolayısıyla manevi değerlere saldırılar da ceza yaptırımı ile karşılanmak durumundadır. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.
HAKARET SUÇUNDA ŞİKAYET
Kovuşturulması ve soruşturulması şikayete bağlı olan hakaret suçunda, altı ay içinde şikayette bulunulmazsa soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Şikayet hakkı olan kişi suçu ve suçun failini öğrendiği andan itibaren altı ay içinde şikayet hakkını kullanmalıdır.
Hakaret suçunun basit şekli şikayete tabidir. Nitelikli hakaret suçu kapsamına giren fiillerde ise mağdurun şikayette bulunmasına gerek olmadığından şikayet süresi gibi bir durum söz konusu olmamaktadır. Suçun nitelikli halinin varlığı halinde savcılık makamı re’sen harekete geçmek suretiyle, gerekli işlemleri yerine getirmektedir.
HAKARET SUÇUNDA UZLAŞTIRMA
Hakaret suçunun basit şekli, uzlaştırmaya tabidir. Hakaret suçunun nitelikli halleri ise uzlaştırma kapsamında değildir. Uzlaştırma kapsamında yer alan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasından önce uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanamaması halinde soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekmektedir.
Devlet büyüklerine, kamu görevlisine, dini değerlere ve cumhurbaşkanına hakaret suçu uzlaştırma kapsamında değildir.
HAKARET SUÇUNDA YAPTIRIM
Hakaret suçunun yaptırımı basit hakaret suçu ve nitelikli hakaret suçuna göre değişiklik göstermektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 125/1. maddesinde düzenlenmiş olan basit hakaret suçunda, faile verilecek ceza 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 125/3. maddesinde düzenlenmiş olan suçun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı, kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halleri nitelikli hakaret suçunu oluşturur ve faile verilen ceza 1 yıldan az 2 yıldan fazla olmayacaktır.
HAKARET SUÇUNUN İŞLENİŞ BİÇİMLERİ
Huzurda Hakaret:
Suçun, mağdurun yüzüne karşı ve/veya mağdurun bir aracıya gerek olmaksızın sarf edilen sözleri duyması, görebilmesi, algılaması ve failin de söz konusu kişiyi, mağduru muhatap alarak hakaret kastı ile davranması hali huzurda hakaret suçunu oluşturur. Bu durumda fiilin yüz yüze gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin önemi yoktur. Önemli olan failin, mağduru hedef alarak söylediklerini mağdurun duyabileceği şekilde açığa vurması ve mağdurun da bunları duymasıdır.
Türk Ceza Kanunu’nun 125/2. maddesi “ Fiilin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur” diyerek mağdura gönderilen elektronik posta, mektup, faks, ileti ve buna benzer araçlarla işlenen hakaret suçunu da huzurda hakaret olarak saymıştır. Yargıtay da çeşitli kararlarında bu tür araçlarla işlenen ve muhatabın doğrudan görebileceği, duyabileceği hakaret suçunu huzurda hakaret olarak belirtmiştir.
Gıyapta Hakaret:
Mağdurun olmadığı bir ortamda veya hakkında söylenenleri duyamayacağı bir yerde olması durumunda gıyapta hakaret suçu meydana gelecektir. Failin gıyapta hakaret suçundan dolayı ceza alabilmesi için en az 3 kişiyle konuşup görüşmesi gerekmektedir. Konuşup görüşme halinin bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dikkat edilmelidir ki fail dışında 3 kişinin varlığı gerekmektedir. Kişilerin akıl hastası, kusur yeteneği bulunmayan çocuklardan olması veya algılama yeteneği bulunmayan, sağır, konuşulan dili bilmeyen kimselerden olması halinde suç gerçekleşmiş olmayacaktır. Aynı zamanda belirtmek gerekir ki bu üç kişinin aynı yerde olması gerekliliği yoktur, burada önemli olan üç kişinin hakareti öğrenmesidir.
HAKARET SUÇUNUN İNTERNET VE SOSYAL MEDYA YOLUYLA İŞLENMESİ
Hakaret suçu huzurda ve gıyapta olmak üzere iki şekilde işlenebilir. TCK’nın 125/2. maddesinden hareketle internet; iletişim aracı; ses, yazı ve görüntüyü de içerebilen çok yönlü iletişim aracı olmasından dolayı, internet yoluyla yapılan hakaret suçu, huzurda yapılmış sayılacaktır.
Teknolojinin her geçen gün yeniliklerle karşımıza çıkması maalesef her zaman bireyler üzerinde sosyal ve kültürel bilinçlenmeye fırsat tanımamaktadır. Sanal ortamda yüz yüze olunmaması kişilerin duygu ve düşüncelerini daha kolay ifade etmelerine sebep olabildiği gibi, kolaylıkla hakaret ve tehdit gibi suç teşkil eden eylemlerde bulunmasına sebebiyet vermektedir. Nitekim günümüzde de birçok insanın kendilerine ulaşılamayacağı düşüncesiyle kendi hesapları veya sahte hesaplar aracılığıyla, tanıdık yahut tanımadık kişi olması farketmeksizin rahatça bu eylemlerde bulunduğu görülmektedir.
İnternet üzerinden işlenen hakaret suçlarında en önemli sorun, suçun failinin belirlenmesidir. Kişilerin sahte kimliklerle hesap açabilme imkanlarının bulunması internet aracılığıyla işlenen bu tür suçlarda failin bulunmasını zorlaştırmaktadır.
Sosyal medyada suçun işlenmiş olduğunu kanıtlamak çok kolay değildir. Sosyal medya aracılığı ile hakaret suçunun mağduru suçun işleniş şeklini ve zamanını tespit edip somut kanıtlarla bunu ispat etmelidir. Örneğin ekran görüntüsü gibi bir delil suçun ispatı açısından önemli olabilmekte fakat tek başına yeterli olmamaktadır. Bu delille suçun oluştuğu kanıtlanabilir ama bu suçun gerçekte kim tarafından gerçekleştirildiği tespit edilemeyebilir. Hakaretin gerçekleştirildiği sosyal medya hesabının gerçekte kim tarafından kullanıldığının tespit edilebilmesi ispat açısından önem taşımaktadır.
Suç, mağdurun, tahkir edici eylemi öğrendiği yer ve zamanda işlenmiş sayılacaktır. Algılanmadığı veya öğrenilmediği müddetçe suç, teşebbüs aşamasında kalmış sayılmalıdır.
İnternet ve sosyal medyada hakaret suçunun cezai yaptırımı, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olup, alenen işlenmesi sebebi ile altıda biri oranında artırılacaktır. Bununla birlikte Türk Ceza Kanunu’nun 125/3. maddesinde yazan nitelikli haller gerçekleşir ise alt sınır 1 yıldan az üst sınır da 2 yıldan fazla olamayacaktır.
İnternet ve sosyal medyada hakaret suçunun hukuki yaptırımı ise, eğer şartları oluşmuş ise hukuk mahkemelerinde manevi tazminat davası açılmasıdır.
HAKARET SUÇU İLE İLGİLİ YARGITAY KARARALARI
Yargıtay 18. Ceza Dairesi E: 2015/32585 K: 2016/15898 K.T
Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla kişilerin onur, şeref ve saygınlığı korunmakta olup şuçun oluşması için davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispidir. Zamana, yere ve duruma göre değişebilir. Kişiye yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu olarak değerlendirilmemesi gerekir. Bunun için sözler açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturmalıdır. Suç tarihinde stajyer avukat olan sanığın icra dairesinde katılan icra memurunun kendisinden ısrarlı bir şekilde dosya atmasını istemesi üzerine tartışma çıkmıştır. Sanık katılana hitaben “lütfen terbiyesizlik yapmayın” şeklindeki ifade kullanmıştır. Bu sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığı, ağır eleştiri, ve kaba hitap tarzı niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmelidir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi E: 2016/13598 K: 2018/14870 K.T
Sanık, hakkında hakaret ve tehdit suçunu işlediği iddiasıyla açılan davada üzerine atılı suçlamaları kabul etmemiştir. Yargılama aşamasında tanık, olaya ilişkin gördüklerini aktarmıştır. Tanık, yargılama aşamasında vermiş olduğu beyanlarında hiç değişikliğe gitmemiş, çelişkili beyanda bulunmamıştır. Tanık, sanığın katılana karşı olarak sadece ”Allah belanı versin” sözlerini sarf ettiğini belirtmiştir. Sanık hakkında sulh ceza mahkemesi tarafından tehdit ve hakaret suçundan yargılama yapılmış, mahkumiyet kararı verilmiştir. Mahkumiyet kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Yargıtay, dosyada sanığın sözlerinin beddua niteliğinde olduğu, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığını belirterek suçun unsurlarının oluşmadığını belirtmiştir. Mahkemenin vermiş olduğu mahkumiyet kararına karşılık bozma kararı oy birliği ile verilmiştir.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi E: 2013/38057 K: 2014/32649 K.T
Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlileri veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana gönderdiği “senin anneliğin annelik sayılmaz, allah belanı versin, kızımızı Darülacezeye yatıracağım”, “allahsız, senin yüzünden buz gibi evde kalıyoruz”, “başkasının evinde daha ne kadar oturacaksın gaspçı” şeklindeki mesajlarda geçen ifadeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın katılana yönelttiği sözlerin, kaba davranış niteliğinde olduğu, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden mahkûmiyet kararı verilmesi” doğru bulmamış ve ilgili hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesi E: 2017/6841 K: 2017/15004 K.T
Somut olayda sanık katılana yönelik olarak ses kaydından önce hakaret etmiş ve katılan olaydan ertesi gün kanıtlama amacıyla sanığın rızasını almaksızın ses kaydı başlatıp “bana neden terbiyesiz diyorsun” sorusunu sanığa yöneltmiş olup “terbiyesizsin, karaktersizsin” cevabını almıştır. Dava bu ikinci konuşmaya ilişkin ses kayıtlarının hükme dayanak yapılıp yapılamayacağına dairdir. Kişilerin ses kayıtlarının kişisel veri olduğundan şüphe yoktur.
Kişi kendisine karşı işlenen bir suçla ilgili bir daha kanıt elde etme ve yetkili mercilere başvurma imkanının bulunmadığı ani gelişen durumlarda konuşmaları kayda alırsa bu hukuka uygundur. Fakat olayda kişiler arasında ani gelişen bir durum söz konusu değildir. Katılanın amacı önceki günkü konuşmada sanığın kendisine hakaret ettiğine dair iddiasını delillendirmektir. İhlal edilen menfaat ile korunan menfaat dengesinde (CMK 217) sanığın özel hayatının gizliliği ağır basan menfaattir. Sayılan sebeplerden ötürü ses kaydı hukuka uygun delil değildir, hükme esas olmayacaktır.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi E: 2015/1290 K: 2015/3294 K.T
Cumhurbaşkanına hakaret suçunda ağırlaştırıcı hal olarak düzenlenen aleniyetin gerçekleşmiş sayılabilmesi için, failin bulunduğu ve suçu oluşturan söz veya hareketin gerçekleştiği yerin belirli olmayan çok sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılayabilme olasılığı olan bir ortam olması veya suç mağdurunun bu hareket ve sözleri işittiği ve algıladığı yerin bu tür bir ortam olması ve failin de bunu bilmesi yeterli olup, somut olayda başka bir e-posta adresinden gelen mesajın sanığın kullandığı e-posta adresi tarafından başka e-posta adreslerine iletildiği (forward) anlaşıldığından, iletilen adreslerin sadece kullanıcının bildiği, kullanıcı adı ve parola ile girilen ve kullanıcıdan başka bir kişinin girmesinin mümkün olmadığı kişiye mahsus hesap olması nedeniyle aleniyet unsurunun gerçekleşmiş sayılamayacağı gözetilmeden verilen cezada TCK 299/2 maddesi gereğince artırım yapılması, kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı bozulmasına, 22.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Av. Yılmaz GÜNEŞ