4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddesinin son fıkrası uyarınca, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Boşanma hukukuna yön veren temel ilkelerin; irade ilkesi, kusur ilkesi, evlilik birliğinin sarsılması ilkesi, elverişsizlik ilkesi ve eylemli ayrılık ilkesi olarak beş grupta toplanmış olduğu gözetildiğinde; son fıkrayla “eşlerin sürekli ve fiili olarak ayrı yaşama biçimini benimsemeleri hâlinin, birlikte yaşama istek ve inancının kalmaması” değerlendirmesiyle, eylemli ayrılık ilkesi benimsenmiş olduğu görülmektedir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/2297 E. , 2020/672 K.) Eylemli ayrılık sebebiyle boşanma genel ve mutlak bir boşanma sebebidir.
(Eldeki davada da davacı-karşı davalı erkeğin daha önce açtığı boşanma davası reddedilmiş, redde ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesine rağmen ortak hayat yeniden kurulamamış, bunun üzerine mahkemece evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilerek tarafların boşanmalarına)
TMK m.166/4 : “Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.”
Fiili Ayrılık Sebebiyle Boşanmaya Karar Verilmesinin Şartları
1. Açılmış Olan Boşanma Davasının Reddedilmesi
2. Ret Kararının Kesinleşmesinden İtibaren 3 Yıl Geçmesi
3. Üç Yıllık Bu Süreçte Müşterek Hayat Kurulmaması
Boşanma davasının ret kararının kesinleşmesinden itibaren en az 3 yıllık süre boyunca ortak yaşamın tekrar kurulmaması gerekmektedir. Fiili ayrılık nedeniyle açılmış olan boşanma davasında tarafların neden bir araya gelmedikleri önemli olmayıp mahkeme tarafından şartların oluşup oluşmadığı dikkate alınır. Fiili ayrılık sebebiyle boşanma davasını açan davacı üç yıldır müşterek hayatın kurulmadığını ispatlamalıdır. Davacı mahkemeye tanık delili, ikametgah bilgileri, kredi kartı ödemesi, kira sözleşmesi, otel kayıtları gibi yasal her türlü delil ile tarafların üç yıldır bir araya gelmedikleri ispatlanabilecektir.
Görevli mahkeme aile mahkemesi olup yetkili mahkeme davacının yaşadığı yerde ya da eşinin yaşadığı yerdir.
Yargıtay’a göre fiili ayrılık durumunda mahkeme taraflardan kanunun öngördüğü süre içerisinde bir araya gelmedikleri konusunda delil ibraz etmelerini isteyemez; mahkeme bu durumda tarafların ikrarları ile fiili ayrılık süresinin dolduğunu tespit etmekle yetinmesi gerekir. (HGK., 28.06.2006 T., 2006/2-488, 2006/480)
Av. Yılmaz GÜNEŞ