Arama Sonuçları
Sonuçlar Listeleniyor
Boş arama ile 107 sonuç bulundu
- Gider Avansının İadesi Talebi
İSTANBUL ... SULH HUKUK MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/ Davacı : İSİM SOYİSİM Vekili : Av. .................. Konu : Artan gider avansının iadesi talebimizden ibarettir. Açıklamalar Huzurda görülen dosya ../../.... tarihinde kesinleşmiştir. Hal böyle iken, tarafımızca yatırılmış bulunan gider avansından kullanılmayan kısmının, aşağıda yazılı iban adresine iadesi hususunda gereğinin yapılmasını saygılarımızla bilvekale talep ederiz. ../../.... Davacı Vekili Av. ........................ IBAN BİLGİLERİ İsim Soyisim Vakıfbank Hesabı / Beyoğlu Şubesi TR.. ..... .... ....................
- Gerekçeli kararın Teğliği Dilekçesi
gereİSTANBUL ..... AİLE MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/... E. Davacı : İSİM SOYİSİM Vekili : Av.................. Davalı : İSİM SOYİSİM Vekili : Av.................. Konu : Gerekçeli kararın taraflara tebliği talebinden ibarettir. AÇIKLAMALAR Yukarıda numarası yazılı dosya kapsamında; ../../...... tarihinde gerekçeli karar verilerek, dosyanın usulden reddine karar verilmiştir. İşbu gerekçeli kararın, davacı vekili olarak tarafımıza e-tebligat olarak gönderilmesini; halihazırda Türkiye'de ikamet eden davalı için ise aşağıda belirttiğimiz ikamet adresine normal tebligat olarak gönderilmesini bilvekale talep ederiz. .../.../.......... Davalı ......................... Adresi: ............... Mah. ......... Sk. No:... ............. / İstanbul Davacı Vekili Av. ...........................
- Davalı Cevap Verme Süresinin Uzatılması Talep Dilekçesi
İSTANBUL .... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/.. E. Davalı : İSİM SOYİSİM TC ADRES Vekili : Av. ......................... (Adres Antettedir.) Davalı : İSİM SOYİSİM TC ADRES Vekili : Av. ......................... Konu : Davaya cevap süremizin uzatılması talebimizden ibarettir. Açıklamalar Yukarıda esas numarası yazılan mahkemeniz dosyasından dava dilekçesi ve tensip zaptı, tarafımıza .../../.......... tarihinde e- tebliğ olunmuştur. Dava dosyasını vekil olarak yeni aldığımızdan, dava dilekçesindeki iddiaların cevaplanabilmesi için gerekli olan tüm inceleme ve araştırmanın yapılması, bilgi ve belgelerin temini uzun bir süre gerektireceğinden davaya cevap süresinin, yasal cevap verme süremize ek olarak HMK 127. maddesi gereği işbu talebe yönelik kararınızın tarafımıza tebliği tarihinden itibaren bir aylık ek cevap süresi verilerek uzatılmasını, cevap dilekçesi ile bildirilecek olan tüm savunma ve ilk itiraz haklarımız saklı kalması kaydı ile işbu süre uzatım dilekçesini sunma zarureti hasıl olmuştur. Netice ve Talep : Yukarıda arz ve izah olunan sebeplerle; 1-Davanın ESASTAN REDDİNE, 2-HMK. 127 .maddesi gereği ek cevap süresi verilerek esasa cevap süremizin tebliğden itibaren BİR AY DAHA UZATILMASINA, Karar verilmesini vekaleten talep ederiz. ../.../......... Davalı Vekili Av. ..........................
- Ceza- Tutukluluğun Devamı Kararına İtiraz Dilekçesi
İSTANBUL .... AĞIR CEZA MAHKEMESİNE Gönderilmek Üzere İSTANBUL .... AĞIR CEZA MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/.. Esas İtiraz Eden Sanık : İSİM SOYİSİM Müdafi : Av. .................... ( adres antettedir) Konu : Sanık müvekkilin tutukluluk halinin devamına ilişkin ara kararının itirazen kaldırılarak müvekkilin tutuksuz yargılanmasına, mahkeme aksi kanaatte ise adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine karar verilmesi talebimize ilişkindir. Açıklamalar Sayın Mahkeme ../../....... tarihli duruşma zaptında müvekkil ............ hakkında adli kontrol önlemlerinin yetersiz kalacağı düşüncesiyle tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Müvekkilin ../../...... tarihinden beri tutuklu bulunduğu ve aşağıda ayrıntılı açıklanan tüm sayılı hususlar incelendiğinde, müvekkil ve ailesi hakkında onarılamayacak yaraların oluşmasına engel olunması adına müvekkilin tahliyesini talep ederiz. Şöyle ki; DİLEKÇEMİZİ OKUYAN SAYIN HEYET, MÜVEKKİL ../../...... TARİHİNDEN BERİ HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI OLARAK TUTUKLU BULUNMAKTADIR. Sayın Mahkeme 6 Temmuz ayından itibaren YAPILAN HER DURUŞMADA İSTANBUL CBS'NDA BULUNAN DOSYANIN AKIBETİNİ SORMUŞ BAŞKACA BİR ARA KARAR OLUŞTURMAKSIZIN müvekkil hakkında "adli kontrol hükümleri yetersiz kalacağından" bahisle HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI OLARAK TUTUKLULUĞUNUN DEVAMINA KARAR VERMİŞTİR. İşbu kararlara tarafımızca gerekli açıklamalar, hukuki sebep ve deliller gösterilerek itiraz edilmişse de yine son duruşma zaptında tutukluluğun devamına karar verilmiş ve yine sadece İstanbul CBS' de bulunan dosya hakkında ara karar oluşturulmuştur. Aşağıdaki tabloda da görüleceği üzere; huzurdaki dosyada gelinen aşamada SAYIN MAHKEME AYLARDIR YALNIZCA İSTANBUL CBS'DEKİ DOSYAYININ AKIBETİNİ SORMAKTA BAŞKACA BİR İŞLEM YAPMADAN MÜVEKKİLİN TUTUKLUĞUNU HAKSIZ YERE DEVAM ETTİRMEKTEDİR. Zira dosya, toplanan deliller ile tamamlanmış ve karar aşamasına gelinmiştir. MÜVEKKİLİN TUTUKLULUĞU İSTANBUL CBS'DEKİ DOSYANIN AKIBETİNİN TAKİBİ İÇİN HAKSIZ YERE DEVAM ETTİRİLMEKTEDİR! SAYI DURUŞMA TARİHİ ARA KARAR NO ARA KARAR ../../... (4) İstanbul CBS' ye müzekkere yazılarak ....... soruşturma numaralı dosyanın akıbetinin sorulmasına 2. ../../... (4) İstanbul CBS .......numarası soruşturma dosyasında kriminal raporlarının örneklerinin istenmesine 3. ../../... (2) İstanbul CBS'ye yazılan müzekkerenin akıbetini sorulmasına MÜVEKKİL YAKLAŞIK 9 AYDIR HAKSIZ VE HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE TUTUKLU KALMIŞ VE TUTUKLULUĞU HALA DEVAM ETMEKTEDİR. AİHM içtihatlarında da görüleceği üzere tutuklama en son çare olarak uygunlanmalı, başka bir önlemle tutuklamadan sağlanan yarar sağlanabilecekse tutuklama kararı verilmemesi gerekmektedir. Ayrıca Sayın Mahkeme sanığın tutukluluk halinin devamlılığına ilişkin kararında, CMK madde 100' de yer alan hususların varlığını gerekçelendirmemiştir. Kuvvetli suç şüphesinin varlığı söz konusu olmayıp bu şüpheyi haklı kılacak somut bir delil de bulunmamaktadır. Mahkeme hiçbir somut delil olmaksızın sanık hakkında haksız yere tutukluluk kararı vermiştir. Zira CMK'da 8/7/2021 tarihli ve 7331 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle, 100. Maddenin 3. Fıkrasına “SOMUT DELİLLERE DAYANAN” ibaresi eklenmiştir. Tutuklama Nedenleri Madde 100 (3)- Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir. Tutuklama nedenleri CMK m.100/2’de şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varlığı, şüpheli veya sanığın davranışlarının delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunacağı hususlarında kuvvetli şüphe oluşturması olarak sayılmıştır. Müvekkil hakkında söz konusu tutuklama nedenlerinin hiçbiri oluşmamıştır. Dolayısıyla müvekkile atfı kabil aleyhte hukuka uygun elde edilmiş herhangi bir somut delil bulunmamasının yanı sıra tutukluluğun son tedbir olması, tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak müvekkil ve ailesinin daha büyük maddi ve manevi zararlar görmemesi için derhal salıverilmesine karar verilmelidir. Hiçbir şekilde isnat edilen suça ilişkin adli sicil kaydı bulunmayan müvekkilimiz hakkında, huzurdaki dosyada isnat edilen suça ilişkin yapılan yargılama ve itirazlarımız doğrultusunda herhangi bir ceza almama ihtimali çok yüksektir. Mahkeme adli kontrol önleminin yetersiz kalacağından bahisle tahliye talebini reddetmiştir. Ancak adli kontrol kararının verilmemesi için yeterli ve haklı bir gerekçe bulunmadığı gibi müvekkilin tutuklanmasını gerektirecek bir nedenin bulunmaması ve adli kontrol hükümlerinin uygulanmadan tutuklanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kaldırılması gerekmektedir. Hukuki Nedenler : 5271 Sayılı CMK , TCK, T.C. Anayasası 19. madde, 5237 Sayılı Kanun, AİHS’ nin 5. maddesi ve ilgili yasal mevzuat ile AİHM ve Yargıtay Kararları Netice ve Talep : Yukarıda belirtilen ve res’en takdir edilecek sebepler ile; Müvekkil sanık hakkındaki tutuklama kararının itirazen kaldırılmasına ve TAHLİYESİNE; Mahkeme aksi görüşte ise, tutuklama kararının CMK 109 vd hükümleri gereğince ‘’ ADLİ KONTROLE’’ çevrilmesine; Karar verilmesini arz ve talep ederiz. ../../... İtiraz Eden Sanık Müdafi Av. ..........................
- Ceza- Kanun Yararına Bozma Talebi- yaralama
ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE Gönderilmek Üzere İSTANBUL ... ASLİYE CEZA MAHKEMESİNE ***İnfazın durdurulması istemlidir. Kanun Yararına Bozma Başvurusunda Bulunanlar : İSİM SOYİSİM TC ADRES Vekilleri : Av. ....................... (Adres Antettedir) Müşteki : İSİM SOYİSİM TC ADRES Suç : Taksirli yaralama Konu : İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesinin ../../.... Tarih ve ..../..E. .../.. K. Sayılı kararının kanun yararına bozulması ve infazının durdurulması talebimizden ibarettir. Açıklamalar Müvekkiller İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesinin .../... E. .../.... K. Sayılı kararıyla ayrı ayrı .......-TL adli para cezasına mahkum edilmiş ve mahkumiyet kararı istinaf kanun yoluna başvuru parasal sınırın altında kaldığından kesin olarak verilmiştir. (Ek-1) Karar kesin verildiğinden müvekkillerin herhangi bir kanun yoluna başvurma imkanı olmamıştır. Müşteki .............. arkadaşlarından aldığı tavsiyeler sonucu, Müvekkil tarafından işletilen ................. isimli güzellik salonunda tüm vücut lazer epilasyon işlemi yaptırmıştır. Lazer epilasyon işlemi gerekli teknik donanıma sahip ve konu ile ilgili uygulamalı eğitim sertifikası olan ............... tarafından usulüne uygun şekilde gerçekleştirilmiştir. Ancak Müşteki, ikinci seanstan 2 gün sonra - SEANS ÜZERİNDEN YAKLAŞIK 55 SAAT GEÇTİKTEN SONRA - hastaneye giderek lazer epilasyon sonucu yanıklarının olduğunu söylemiş ve müvekkiller hakkında şikayetçi olmuştur. Ancak, dosyada mübrez bilirkişi raporu, Adli Tıp Kurumu raporu, whatsapp konuşmaları ve tanık anlatımından anlaşılacağı üzere müşteki yanıkların oluşmasında kendi kusurlu ve yanlış fiilleri sonucu sebep olmuştur. Müvekkillere yönelik atfı kabil edilmeye çalışılan suç ile müvekkilerin eylemleri arasında illet bağının olmadığı gibi işbu iki günlük süre sonunda illiyet bağı kesildiğinin kabulü kaçınılmazdır. Müvekkiller , yerel mahkemede "taksirli yaralama suçu" işledikleri iddiası ile oldukça hızlı bir şekilde yargılanmış ve yalnızca bir duruşmada Sayın Mahkeme tarafından -başkaca hiçbir araştırma, inceleme yapılmaksızın- mahkumiyet kararı verilmiştir. Aşağıda detaylıca açıkladığımız tüm hususlar değerlendirildiğinde anlaşılacağı üzere; yerel mahkeme kararı tamamıyla Kanuna, Hukuka, Yerleşik Yargıtay Kararlarına ve Hakkaniyete aykırıdır. İşbu aykırılığın bir an önce giderilmesi amacıyla Ceza Muhakemesi Kanunu 309. Maddesi uyarında "kanun yararına bozma" başvurumuzun kabulünü talep ederiz. Şöyle ki; 08/03/2022 tarihli bilirkişi raporunda kesin net bir sonuca ulaşılamamış ve müştekinin de asli kusurlu olabileceği kanaatine varılmıştır. İşbu raporda özetle; "Yaralanma olayının yapılan lazer epilasyonu işlemi nedeniyle meydana gelmiş olabileceği gibi kişinin lazer epilasyon sonrası gerekli olan dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle de yaralamanın olabileceği değerlendirilmektedir." Dosyada müvekkillerin suçlu olmadığı ihtimalinin mevcut olduğu bilirkişi raporunun varlığına rağmen MASUMİYET KARİNESİNE AYKIRI bir şekilde MAHKUMİYET kararı verilmiştir. Oysa ki Yerleşmiş Yargıtay Kararlarından da görüleceği üzere "söz konusu yaralanmanın lazer işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı net olarak tespit edilemiyorsa sanıklara BERAAT kararı verilmelidir." Yerel Mahkeme gerekçesinde hem sanık müvekkillerin hem de müştekinin asli kusurlu olduğunu kabul etmesine rağmen sanık müvekkiller aleyhine alt sınırdan dahi uzaklaşmak suretiyle mahkumiyet hükmü vermiştir. Müştekinin de sanıklar ile birlikte ASLİ kusurlu olduğu kabul edilmiş iken mahkumiyet kararı verilmesi ve kararda alt sınırdan uzaklaşılmasının hukuken hiçbir mantığı ve izahatı yoktur. Kaldı ki gerekçeli kararda da; "katılanın asli kusurlu olduğu kabul edilmiş, bilirkişi terditli görüşlerden bu haliyle kabul edilmiş,.., asli kusurlu olmaları sebebiyle ceza adaletinin sağlanabilmesi yönünden temel cezanın belirlenirken aşağı sınırdan uzaklaşılmış" şeklinde hüküm kurulmuştur. Hüküm dahi kendi içerisinde çelişkiler barındırmaktadır. Bilirkişi raporunda müştekinin kusurlu fiilleri ile yaralanmaya sebep olma ihtimalinin mevcut olduğu net bir şekilde tespit edilmiştir. Müştekinin seans sonrası suya temas etmesi, jilet yapmış olması halinde vücudunda izler oluşacağı şüphesizdir. Seans sonrası yükümlülükleri yerine getirip getirmediği yönündeki kuvvetli şüpheler olmasına rağmen Sayın Mahkemece işbu husus hiçbir şekilde değerlendirilmemiştir. Ayrıca müştekinin seanstan iki gün sonra aldığı sağlık raporunda tüm vücuduna yapılan işlemden yalnızca "genital bölgesinde" bir iz olduğu tespit edilmiştir. Eğer müvekkil yanlış bir uygulama yapmış olsaydı sadece genital bölgesinde değil başkaca bölümlerde de yanık izlerine rastlanılması gerekecekti. Kaldı ki, müştekinin yüzü, koltuk altı ve daha hassas diğer bölgelerinde hiçbir yanık izi yoktur. Kendisinin seans sonrası özel bir işi için jilet kullanacağını söylemesi ve sonra genital bölgesinde izlerin oluşması hayatın olağan akışına uygun olup müştekinin kusurlu olduğunun göstergesidir. Müşteki kolluk ifadesinde, lazer sonrası vücudunda yanık olduğunu iddia etmişse de müvekkile attığı mesajlarda seansları "tamamlama yönünde" irade beyanı mevcuttur. İşbu iradesini Mahkeme huzurunda da doğrulamıştır. Dolayısıyla, yapılan işlemden memnun ve işleme rızası vardır. Ancak bu husus da Sayın Mahkemece hiçbir şekilde değerlendirilmeye tabi tutulmamıştır. Yukarıda detaylı bir şekilde müvekkillerin "hatalı bir işlem yapmadıkları", müştekinin kendi kusurlu filleri sonucu yaralanmanın gerçekleştiğini izah ettik. İşbu savunmalarımız bir kenara, müvekkillerin fiillerinin "kusurlu" olduğuna ilişkin somut olayda KESİN, HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK SOMUT BİR DELİL mevcut değildir. Aksi hal olarak müvkkillerin suçlu olmadıkları ihtimalinin mevcut olduğu bilirkişi raporu, tanık anlatımları, müştekinin beyanları dahi her şey müvekkillerin suçun failleri olmadıkları yönünde somut delil teşkil etmektedir. Dolayısıyla hukukumuzun en temel ilkelerinden biri olarak "şüpheden sanık yararlanır ilkesi"ne ve hakkaniyete aykırı bir şekilde hüküm verilmiştir. Hukuki Sebepler : CMK, TCK ve ilgili yasal mevzuat Hukuki Deliller : Hastane evrakları, iş yeri ruhsat ve sertifikaları, tanık, bilirkişi raporu, adli tıp raporları, kolluk ifadeleri, whatsapp konuşmaları, İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi ../..E. ../.. K. Sayılı dosyası Netice ve Talep : Yukarıda izah edilen ve re'sen nazara alınacak sebeplerle; Kanun yararına bozma başvurumuzun KABULÜNE, İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi ../..E. ../..K. Sayılı dosyanın İNFAZININ DURDURULMASINA, İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi ../..E. ../..K. Sayılı dosyanın CMK 309. Maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi ../..E. ../..K. Sayılı dosyadaki kararın kaldırılması için Yargıtaya başvuruda BULUNULMASINA, Karar verilmesini vekaleten talep ederiz. ../../.... Kanun Yararına Bozma Talebinde Bulunan Sanıklar Müdafi Av. ................................
- Ceza- İstinaf Öne Alım Dilekçesi
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ..... CEZA DAİRESİNE Dosya No : 2024/... Sanık : İSİM SOYİSİM Müdafi : Av. .................. Konu : Öne alım dilekçemizden ibarettir. Açıklamalar Huzurdaki işbu dosyada yerel mahkeme tarafından ../.../........ tarihinde gerekçeli karar verilmiştir. İşbu karar tarafımızca istinaf edilmiştir. Müvekkil, huzurdaki dosya kapsamında ../.../..... tarihinden bu yana, yaklaşık 1 YILI AŞKIN SÜREDİR haksız ve gerekçesiz bir şekilde TUTUKLU BULUNMAKTADIR. Hal böyle iken, tutukluluk kararı müvekkilimiz için tedbir amacını aşmış ve cezalandırma yöntemine dönüşmüştür. Bu husus yerel mahkeme tarafından gözetilmeksizin haksız ve hukuksuz bir şekilde tutukluluğun devamına ilişkin kararlar verilmiştir. İşbu nedenlerle huzurdaki dosyanın öne alınmasını, istinaf incelemesinin ivedilikle yapılmasını bilvekale talep ederiz. ../.../....... Sanık Müdafi Av..............................
- Ceza- Haksız Koruma Tedbiri Nedeniyle Tazminat Dava Dilekçesi
İSTANBUL ... AĞIR CEZA MAHKEMESİNE Davacı : İSİM SOYİSİM TC ADRES Vekili : Av. ............................ (Adres Antettedir.) Davalı : MALİYE HAZİNESİ (Vergi No:................) Gözaltına Alınma Tarihi : ../../...... Tahliye Tarihi : ../../...... Konu : CMK md 141-142 vd. maddeleri gereği, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kayıt ve şartıyla; 100.000,00-TL Maddi ve 100.000,00- TL Manevi Tazminatın haksız gözaltına almanın gerçekleştiği ../../...... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebimizdir. Açıklamalar Davacı müvekkil, ../../...... suç tarihli olay sebebiyle Kağıthane İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırma sonucunda şüpheli olabileceğinden bahis ile ../../...... tarihinde gözaltına alınmıştır. Devamında yine aynı gün ../../...... tarihinde müvekkil hakkında tutuklama kararı verilmiştir. Müvekkil, İstanbul .... Asliye Ceza Mahkemesince duruşma esnasında verilen tahliye karar tarihi olan ../../...... tarihine kadar tutuklu kalmıştır. İşbu süreçte kıt kanaat geçinmeye çalışan müvekkil tamamen borca batmış; cezaevi giderlerini, özel müdafi masrafını, faturalarını ve kirasını ailesi ödemek durumunda kalmıştır. Gelinen aşamada İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi ../... E., ../.. K. Sayılı dosyasında müvekkil BERAAT etmiş olup BERAAT'E ilişkin ilam ../../...... tarihinde kesinleşmiş ve kesinleşme şerhi ../../...... tarihinde düzenlemiştir. Aşağıda detaylıca izah edeceğimiz sebepler ile haksız koruma tedbiri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğratılan müvekkilin zararının tazmini gerekmektedir. Şöyle ki; DAVACI MÜVEKKİL SUÇU İŞLEDİĞİNE İLİŞKİN YETERLİ ŞÜPHE VEYA SOMUT BİR DELİL OLMAMASINA RAĞMEN HAKSIZCA TUTUKLANMIŞTIR. YARGILAMA BOYUNCA DA TUTUKLUĞU HAKSIZ ŞEKİLDE DEVAM ETMİŞTİR. Davacı müvekkil, adet gereği açıkta bırakılmış eşya hırsızlık suçundan ../../...... tarihinde gözaltına alınmış ve yine aynı tarihte İstanbul ... Sulh Ceza Hakimliğinin ../... sorgu sayılı kararı ile tutuklanmıştır. Müvekkil dava konusu olan motosikleti arkadaşının olduğunu zannetmesi üzerine herhangi bir suç işleme kastı ve taksiri ile hareket etmeksizin sadece binmiştir. Motosiklet üzerinde hiçbir fiilde bulunmamıştır. Zira aksini ispatlayacak herhangi bir delil de mevcut değildir. Müvekkil hakkında CMK md.100'e ilişkin hiçbir husus mevcut olmamasına rağmen adli kontrol hükümleri uygulanmadan , üstelik uygulanmaması için haklı bir gerekçede mevcut değilken, tutuklanmasına ilişkin karar verilmesi ölçülülük ilkesine de açıkça aykırıdır. MÜVEKKİL İLK CELSEDE TAHLİYESİNE KARAR VERİLMESİ DE HAKSIZCA TUTUKLANDIĞINI GÖSTEREN BİR EMAREDİR. Müvekkil İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi ../.. E. Sayılı dosyanın ilk duruşmasında ( ../../...... ) sayın mahkemece somut bir delil olmadığı anlaşıldığından TAHLİYESİNE karar verilmiştir. Tahliye edilen müvekkilin tutuklulukta geçirdiği sürenin sebebi soruşturma sürecindeki eksik ve hatalı inceleme ve kararlardır. Müvekkil hakkında hazırlanan dosyanın yeterli inceleme yapılmaksızın ve tutuklamanın yalnızca son çare niteliğinde bir adli kontrol olduğu gözetilmesizin hareket edilmesi sebebiyle müvekkil maddi ve manevi zarar uğramıştır. Tutuklanan müvekkil; isnat edilen suçun vasıf ve mahiyeti gereğince ailesi ve sosyal çevresinde itibar kaybına uğramıştır . Ailesi ve çevresi kendisinden uzaklaşmıştır. İşbu durum dahi müvekkilin psikolojisini bozarak derinden üzmüştür. DAVACI MÜVEKKİL LEHİNE, AŞAĞIDA YAZILI SEBEPLER İLE MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİMİZ MEVCUTTUR. Maddi Tazminat Yönünden ; Müvekkil geçimini tutuklanmadan önce gündelik işler- şoförlük yaparak sağlamaktaysa da tutuklanması sebebiyle işinden çıkarılmış ve bu durum müvekkili büyük bir külfet altına sokmuştur. Haksız tutuklamaya bağlı olarak müvekkil işini ve gelirini kaybetmiştir. Müvekkil görece iyi bir işte çalışırken haksız tutuklanarak ciddi ekonomik kayba uğramıştır. Müvekkilin gündelik işler yapması sebebiyle aylık ortalama net bir gelir belirtemesek de Yargıtay 8. Ceza Dairesinin T. 26.12.2001 E. 2001/13893 K. 2001/17507 sayılı içtihadında belirtildiği üzere “… Herhangi bir işte çalışmayan şahısların maddi tazminat hesabında asgari ücret esas alınmaktadır…” şeklinde ki içtihadı da gözetildiğinde asgari ücret düzeyinde maddi geliri olacağı kabul edilmelidir. Yine müvekkilin İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi ../.. E. Sayılı dosyası sebebiyle anayasal hakkı olan mahkemeye erişim hakkını kendisini özel müdafi ile temsil ettirmiş bundan ötürü de avukatlık ücreti masrafının maddi tazminat kalemi olarak müvekkile ödenmesi gerekmektedir. ( EK-1 Avukatlık Ücret Sözleşmesi) Özel müdafi ile kendisini temsil ettiren müvekkil ile yapılan sözleşmesi ( Ekte yer alan 3. Kişi lehine sözleşme ) gereğince müvekkilin abisi tarafından ( sözleşmede müvekkil adına hareket eden 3. Kişi ) ödemeler yapılmıştır. Ödemeler aşağıda yazıldığı şekilde olup dekontlar ektedir. ( EK-2 Avukatlık Sözleşmesinden Kaynaklı Ödeme Dekontları ) - 17.500,00-TL BEDELLİ 1. TAKSİT İÇİN ÖDEME : ../../...... Tarih Ve 17.500,00 Tl Bedelli Dekont. - 7.500.00-TL BEDELLİ 2. TAKSİT İÇİN ÖDEME : ../../...... Tarih Ve 8.200,00-Tl Bedelli Dekont ( masraf ile birlikte ödeme yapmıştır . ) - 5.000,00-TL BEDELLİ 3. TAKSİT İÇİN ÖDEME : ../../...... Tarih Ve 5.500,00-Tl Bedelli Dekont ( masraf ile birlikte ödeme yapmıştır.) - 5.000,00-TL BEDELLİ 4. TAKSİT İÇİN ÖDEME : ../../...... Tarih Ve 20.700,00-Tl Bedelli Dekont ( masraf ve başkaca ödemeler için toplu ödeme yapmıştır . ) Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/4954 E. , 2018/9327 K.; "29/05/1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup bu hak asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği ancak, beraat kararı ile birlikte ödenen veya ödenmesi gereken miktardan daha fazla vekalet ücreti ödenmesi halinde, fazlaya ilişkin bu bedelin davacıya maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiği, böyle bir durumda da avukata ödenen paranın serbest meslek makbuzu veya geçerli bir belge ile ispatlanıp, ödemenin hüküm tarihinden önce yapılması gerektiğinin araştırılmaması, beraat kararı ile birlikte ödenen veya ödenmesi gereken miktardan daha fazla vekalet ücreti ödenmesi halinde, fazlaya ilişkin bu bedelin davacıya maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiği, böyle bir durumda da avukata ödenen paranın serbest meslek makbuzu veya geçerli bir belge ile ispatlanıp, ödemenin hüküm tarihinden önce yapılması gerektiğinin araştırılmaması, İsabetsiz olup, BOZULMASINA, 08/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." Müvekkilin ceza infaz kurumunda geçirdiği süre boyunca yaptığı birtakım harcamalar mevcut olup miktarları yönünden ilgi ceza infaz kurumuna ( Marmara 4 No.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu) müzekkere yazılarak sorulmasına karar verilmesi gerekmektedir. Sayılı giderlerin maddi tazminata ilave edilmesi gerekmekte olup tüm işbu sebeplerden ötürü 100.000,00-TL maddi tazminat talebimiz mevcuttur. Manevi TazminatYönünden ; Davacı müvekkil ve ailesi haksız tutuklama karşısında derin bir üzüntü duymuş, toplum nezdinde işbu tutuklama neticesinde de kötü bir duruma düşmüşlerdir. Müvekkilin ve ailesinin manevi dünyası ve hukuka duydukları güven sarsılmıştır. Müvekkil sadece ekonomik olarak zor durumda kalmamış, manevi olarak da tutuklu kaldığı süre boyunca ruhsal anlamda zorlanmıştır. Müvekkil içinde bulunduğu durumdan sosyal çevresinin tepkisi, suçun toplumda yarattığı intiba, atılı suçun niteliği ile de oldukça zorluk çekmiştir. Bu nedenlerle müvekkilin psikolojik ve manevi yönden uğradığı manevi zararın bir nebze giderilebilmesi bakımından 100.000,00-TL manevi tazminat talebimiz bulunmaktadır. Hukuki Sebepler : Anayasa, AİHS, CMK 141. Ve Sair ilgili Mevzuat Hukuki Deliller :İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesinin ../.. E. - .../.. K. Sayılı dosyası , ../../...... tarihli avukatlık hizmet sözleşme bedeli, SGK kaydı, tanık, bilirkişi ve her türlü yasal delil Netice ve Talep : Yukarıda izah edilen ve re'sen dikkate alınacak nedenler ile; Davamızın KABULÜNE, Fazlaya ilişkin talep ve dava hakkımız saklı kalmak kaydıyla; 100.000,00- TL Maddi Tazminatın ve 100.000,00- TL Manevi Tazminatın haksız gözaltına alınmanın gerçekleştiği ../../...... tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan TAHSİLİNE, Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa TAHMİLİNE, Karar verilmesini vekâleten talep ederiz. ../../...... Davacı Vekili Av. .......................... EK-1 : Avukatlık Ücret Sözleşmesi EK-2 : Avukatlık Ücret Sözleşmesi Dekontları Ek-3 : İstanbul .. Asliye Ceza Mahkemesi ../.. E., ../.. K. Dosyası Gerekçeli Karar
- Ceza- Haksız Koruma Tedbiri İstinaf Başvuru Dilekçesi
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ CEZA DAİRESİ BAŞKANLIĞINA Gönderilmek Üzere İSTANBUL...... AĞIR CEZA MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/.. E. 2024/... K. İstinaf Kanun Yoluna Başvuran (Davacı) : İSİM SOYİSİM TC ADRES Vekili : Av......................... (Adres Antettedir.) Davalı : MALİYE HAZİNESİ (Vergi No: ...) Vekili : Av....................... Konu : İstanbul ... Ağır Ceza Mahkemesinin 2024/.. E. 2024/.. K. ve ../../...... tarihli kararına katşı istinaf kanun yolu başvurumuzdur. Açıklamalar Yerel mahkemece yukarıda esas numarası yazılı dosyasında taleplerimiz doğrultusunda KISMEN KABUL ve KISMEN RET kararı verilmiştir. Aşağıda detaylıca izah edeceğimiz üzere davamızın talebimize uygun olarak tamamen KABUL edilmesi hukuka uygun olacaktır. Şöyle ki; MADDİ TAZMİNAT ALACAĞINA KONU AVUKATLIK ÜCRETİ TALEBİMİZİN KABULÜ GEREKMEKTEDİR. Yerel mahkeme kararında "avukatlık ücreti yönünden yapılan değerlendirme" başlığında özel müdafiiye ödenen avukatlık ücretinin maktu beraat vekalet ücreti kadar olduğunu, aşan kısmının davacı ve özel müdafisi arasındaki hukuki ilişkiye dayandığından bahisle red etmiştir. Ancak müvekkilin İstanbul ... Asliye Ceza Mahkemesi .../.. E. Sayılı dosyası sebebiyle anayasal hakkı olan mahkemeye erişim hakkını kendisini özel müdafi ile temsil ettirmiş bundan ötürü de avukatlık ücreti masrafının maddi tazminat kalemi olarak müvekkile ödenmesi gerekmektedir. Özel müdafi ile kendisini temsil ettiren müvekkil ile yapılan sözleşmesi gereğince müvekkilin abisi tarafından ( sözleşmede müvekkil adına hareket eden 3. Kişi ) ödemeler yapılmıştır. Ödemelere konu avukatlık sözleşmesi ve dekontlar dosyada mübrezdir. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/4954 E. , 2018/9327 K.; "29/05/1957 tarih ve 4-16 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup bu hak asıl davadan bağımsız olarak dava konusu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceği ancak, beraat kararı ile birlikte ödenen veya ödenmesi gereken miktardan daha fazla vekalet ücreti ödenmesi halinde, fazlaya ilişkin bu bedelin davacıya maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiği, böyle bir durumda da avukata ödenen paranın serbest meslek makbuzu veya geçerli bir belge ile ispatlanıp, ödemenin hüküm tarihinden önce yapılması gerektiğinin araştırılmaması, beraat kararı ile birlikte ödenen veya ödenmesi gereken miktardan daha fazla vekalet ücreti ödenmesi halinde, fazlaya ilişkin bu bedelin davacıya maddi tazminat kapsamında ödenmesi gerektiği, böyle bir durumda da avukata ödenen paranın serbest meslek makbuzu veya geçerli bir belge ile ispatlanıp, ödemenin hüküm tarihinden önce yapılması gerektiğinin araştırılmaması, İsabetsiz olup, BOZULMASINA, 08/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi." Özel müdafiiye ödenen avukatlık ücretinin maddi tazminata konu edilebileceği içtihatlarla sabittir. MANEVİ TAZMİNATA İLİŞKİN TALEBİMİZ, TALEBE UYGUN OLARAK TAMAMEN KABUL EDİLMESİ HUKUKA UYGUN OLACAKTIR. Yerel mahkemenin manevi tazminata ilişkin açıklamaları hukuken uygun olup, miktar yönünden müvekkil lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı düşüktür. Davacı müvekkil ve ailesi haksız tutuklama karşısında derin bir üzüntü duymuş, toplum nezdinde işbu tutuklama neticesinde de kötü bir duruma düşmüşlerdir. Müvekkilin ve ailesinin manevi dünyası ve hukuka duydukları güven sarsılmıştır. Müvekkil sadece ekonomik olarak zor durumda kalmamış, manevi olarak da tutuklu kaldığı süre boyunca ruhsal anlamda zorlanmıştır. Müvekkil içinde bulunduğu durumdan sosyal çevresinin tepkisi, suçun toplumda yarattığı intiba, atılı suçun niteliği ile de oldukça zorluk çekmiştir. Hal böyle iken talebimiz doğrultusunda karar verilmesi hukuka uygun olacaktır. Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın tümden KABUL EDİLEREK, yerel mahkeme tarafından verilen kısmen kabul kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak talebimiz doğrultusunda DAVANIN KABULÜNE karar verilmesi hukuka uygun olacaktır. İşbu sebeple İSTİNAF yoluna başvuru zorunluluğumuz hasıl olmuştur. Netice ve Talep : Yukarıda izah edilen ve re'sen nazara alınacak sebeplerle; İstinaf kanun yoluna başvuru dilekçemizin KABULÜNE, İstanbul .. Ağır Ceza Mahkemesinin .../... E. ../.. K. Sayılı kararının DÜZELTİLMESİNE, Maddi ve manevi tazminat taleplerimizi içeren davamızın TÜMDEN KABULÜNE, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, Karar verilmesini saygılarımızla talep ederiz. ../../.... İstinaf Kanun Yoluna Başvuran Davacı Vekili Av. ............................
- Ceza- Banka Dolandırıcılığı Savunma Dilekçesi
İSTANBUL ... AĞIR CEZA MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/..E. Sanık : İSİM SOYİSİM TC ADRES Müdafi : Av. ........................ (Adres Antettedir.) Suç : Dolandırıcılık Suç Tarihi : ../.../..... Konu : Savunma dilekçemizden ibarettir. Açıklamalar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ../.../..... tarihinde hazırlanan TCK 158/1.f, 37/1 ve 53/1 maddeleri konulu iddianame kapsamında esas numarası yazılı mahkemeniz dosyasında müvekkil hakkında savunmalarımızı aşağıda sunmaktayız. Savunmalarımız doğrultusunda ve sayın heyetin re'sen nazara alacağa diğer sebepler ışığında müvekkilin BERAATİNE karar verilmesi hukuken ve vicdanen gereklilik arz etmektedir. MÜŞTEKİ VE MÜVEKKİL SANIK ARASINDA HİÇBİR SURETLE İLETİŞİM KURULMAMIŞTIR. Müştekinin ../.../..... tarihinde kolluk kuvvetlerine verdiği şikayet dilekçesinde belirttiği üzere "facebook uygulaması ana sayfasında I....... YATIRIM isimli bir reklam görmesi ve işbu reklama tıklaması suretiyle bir sayfaya yönlendirildiğini, yönlendirildiği sayfada yatırım vaatlerinin bulunduğunu" beyan etmiştir. Müvekkilin vaatlere inanması üzerine ilgili sayfanın profilinde yorum yapmış ve yine aynı yöntem ile kendisine bildirilen +44............. numaralı telefona mesaj atarak kendisinin belirttiği üzere tarafına verilen IBAN numarasına toplamda 2.750-TL meblağ yatırmıştır. Yukarıda esas numarası yazılı dosya ile ilgili olayın bütünü izah edilen durumdan ibarettir. Müştekinin "anonim" olarak açılan bir hesaba dolandırıcılık faaliyetine konu olacağı alenen ortada olan bir hesaba itibar etmesi suretiyle dosya konusu olay gerçekleşmiştir. Aşağıda ayrıca üzerinde duracağımız ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları ile de sabit olduğu üzere dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için "hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması" gerekmektedir. Somut olay işbu şartı dahi sağlamamaktadır. Müştekinin şikayet dilekçesinde sabit olduğu üzere müvekkil hiçbir suretle müşteki ile dolaylı veya doğrudan İLETİŞİME GEÇMEMİŞTİR. İşbu durumun tespiti açısından dosyada mübrez telefon numaralarından HTS kayıtlarının alınması, ilgili birimlere yazı yazılarak müvekkilin numarasına kayıtlı telefon numarasına bağlı mail adreslerinin tespiti ve işbu mail adresleri ile açılan "facebook profillerinin tespiti" talebimiz mevcuttur. MÜVEKKİL DE I.... YATIRIM ADLI HESAP TARAFINDAN DOLANDIRILMIŞTIR. Müvekkilin talimat duruşması ile alınan ifadesinde de izah ettiği üzere I... YATIRIM adlı hesap tarafından 1.500 -TL dolandırılmıştır. Müvekkil ile Whatsapp üzerinden iletişime geçen numara +.......... ( HAKAN adlı bir şahıs ) 'dir. ( ek-1: numara ekran görüntüsü ) Pandemi sürecinde yaşanılan ekonomik sıkıntılar sebebiyle müvekkil ( müşteki ile benzer şekilde ) facebook'ta gördüğü reklama inanmak suretiyle kendisine bildirilen hesaba para yatırmıştır. Müvekkil olay sonrasında aldığı hesap dökümünde gördüğü üzere para yatırdığı hesabın aslında I.... YATIRIM ile alakalı olmadığını, dosyada bulunan diğer bir sanık ..................' a ait hesap olduğunu anlamıştır. Müvekkil, müştekinin dolandırıldığı tarihte aynı gün ve sonrasında da diğer sanık tarafından dolandırılmıştır. Dosyaya sunduğumuz banka hesap dökümünden anlaşılacağı üzere müvekkil parça parça ve iki farklı tarihte ............... 'a ödemeler yapmıştır. Dolandırıcılık faaliyetinde bulunan diğer sanığın vaadinde haftalık kar bulunması sebebiyle aynı hafta içerisinde müvekkil karını arttırmak amacıyla ödemeler yapmıştır. (ek2: hesap dökümü ) Dosya konusu olayda diğer sanığın müvekkilin IBAN bilgilerini öğrenmesi sonrasında, müvekkilin ıbanını adli makamları yanılgıya uğratmak amacıyla dolandırıcılık faaliyetinde araç olarak kullanmıştır. İşbu durumda müvekkilde müşteki kadar mağdur durumda kalmıştır. MÜVEKKİLİN ÖNCEKİ BEYANLARINDAN DA SABİT OLDUĞU ÜZERE MÜŞTEKİ TARAFINDAN GÖNDERİLEN MEBLAĞIN FOREX HESABINDAN GELDİĞİ DÜŞÜNCESİYLE HAREKET ETMİŞTİR. Müvekkil beyanları ile de sabit olduğu üzere hesabına müşteki tarafından gönderilen meblağın FOREX adlı hesaptan geldiği düşüncesiyle hareket ettiğinden durumdan şüphelenmemiştir. İşbu sebeple meblağın iadesini hesaba geldiği anda yapmamıştır. Müvekkilin dolandırıcılık faaliyetinde adının geçtiğini kolluk kuvvetleri tarafından kendisine ulaşılması sonucunda öğrenmiştir. Diğer sanığın müvekkil ve dosyada sanık olarak bulunmayan başkaca kimselere karşılık suçtan kurtulmak maksadıyla iftiraya varacak nitelikte beyanlarda bulunmuştur. İşbu beyanların yegane amacı suçtan kurtulmak maksatlıdır. MÜVEKKİLİN YASA VE İÇTİHATLAR GEREĞİNCE DOSYA KONUSU SUÇU İŞLEMEDİĞİ SABİTTİR. Aşağıda açıkça belirttiğimiz üzere Yargıtay Ceza Genel Kurulu dosya konusu suçun oluşabilmesi için diğer mal varlığına karşı suçlardan farklı olarak çeşitli şartların oluşmasını şartlara bağlı tutmaktadır. Dosya konusu olayda müvekkil hiçbir suretle müşteki ile iletişime dahi geçmemiştir. İşbu sebeple MÜVEKKİLİN HİLELİ DAVRANIŞTA BULUNMADIĞI AŞİKARDIR. Kaldı ki hiçbir suretle kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir anlığına iletişime geçmiş olması halinde dahi "mağduru aldatacak nitelikte bir fiilinin olmadığı" şikayetçi beyanıyla da sabittir. Hal böyle iken müvekkil hakkında huzurdaki dosya konusu suçtan müvekkil hakkında ceza verilmesi BOZMA sebebi oluşturacaktır. YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2020/9-424 K. 2023/187 T. 29.3.2023 Görüldüğü gibi dolandırıcılık suçunu diğer mal varlığına karşı işlenen suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece mal varlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Netice ve Talep :Yukarıda izah edilen ve re'sen nazara alınacak sebeplerle; Müvekkilin dosya konusu suç ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Hal böyle iken müvekkilin BERAATİNE, sayın mahkemenin aksi kanaatte olması halinde lehe tüm hükümlerin uygulanmasına karar verilmesini saygılarımızla talep ederiz. ../.../..... Sanık ............................... Müdafii Av. .................................. Ek1: Hesap Dökümü Ek2: Ekran Görüntüsü
- Ceza - İstinaftan Feragat Dilekçesi
İSTANBUL ...... AĞIR CEZA MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/... Sanık : İSİM SOYİSİM Müdafi : Av. .................. Konu : İstinaftan feragat ve dosyanın kesinleştirilmesi talebimizdir. Açıklamalar Yerel Mahkeme müvekkil hakkında TCK m.149/1-c-d gereği Yağmaya teşebbüs suçundan hüküm kurulmuş ve müvekkilin diğer sanıklar ile birlikte 5 yıl hapis cezasına karar verilmiştir. Tarafımızca ../../.... tarihinde işbu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuruldu. Ancak istinaf kanun yolu başvurumuzdan feragat ediyoruz. Mahkemenizce tesis edilen bu karar karşı istinaf yoluna başvurma hakkımızdan ve istinaf yoluna başvurma sürelerinden açıkça feragat ediyoruz. Ayrıca mahkemenizin kararına karşı katılanlar tarafından istinaf yoluna başvurulmadığından ve tarafımızca da istinaf yoluna başvurmaktan feragat edildiğinden, kararın kesinleştirilmesini bilvekale talep ederiz. ../../..... Sanık ................... Müdafi Av. ........................
- Boşanma- Kişisel İlişki Süresine İtiraz Dilekçesi
İSTANBUL ... AİLE MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/ ... E. Davalı : İSİM SOYİSİM Vekili : Av.................. Davacı : İSİM SOYİSİM Vekili : Av.................. Konu : SİR raporunca verilen ../../..... tarihli ara karara ilişkin itirazımızdır. Açıklamalar Sayın Mahkemeniz nezdinde bulunan ve numarası yukarıda belirtilen dosyada, müşterek çocuklar ........ Ve ...........'ın velayetleri hususunda sosyal inceleme raporu düzenlenmesine karar verilmiştir. Sosyal inceleme raporu ve işbu doğrultuda oluşturulan ara karar tarafımıza ../../2024 tarihinde tebliğ edilmiş olup yasal süresi içinde işbu rapora beyanlarımızı ve itirazlarımızı sunuyoruz. Şöyle ki; Sayın Bilirkişinin, müvekkil davalı baba ile yaptığı görüşmede, neticeten "davalı baba ile çocuklar arasında gündüzlü olacak şekilde kişisel ilişki takvimi oluşturulması" kanaatine varmıştır. Raporda her ne kadar "yaklaşık 3 yıl önce başlayan ayrılık sürecinin başından bu yana müşterek çocukların davacı anne yanında yaşadıkları ve bu süreç boyunca çocukların davalı baba ile kişisel ilişki kurmadıkları öğrenilmiş olup" denilse de davacı eş ortada hiçbir sebep yokken müşterek çocukları alarak babasının yanına yerleşmiştir. Müvekkil, en azından çocuklarını görebilmek için kayınpederinin evine gitmişse de kayınpederi tarafından defalarca kez evden kovulmuş ve müşterek çocukları görememiştir. Ayrıca davacı eş ve ailesi tarafından müvekkilin numarası engellenmiştir. Müvekkil uzunca bir zaman kızları ile telefonda dahi iletişim kuramamıştır. Müşterek çocuklar, müvekkil babayla konuşmayan aile büyükleri ile aynı evde bir arada yaşayarak babalarından giderek uzaklaşmışlardır. Çocukların sağlıklı büyümesi açısından her iki ebeveynin de ilgisine ihtiyacı olup müvekkilin tek görevi baba olarak nafaka ödemek değildir. MÜVEKKİL, İSTANBUL GİBİ BÜYÜK BİR ŞEHİRDE YALNIZCA 7 SAATLİK GİBİ KISITLI BİR ZAMANDA ÇOCUKLARLA NASIL BİR KİŞİSEL İLİŞKİ KURABİLİR ? Müvekkil adına yatılı kişisel ilişki kurulmamasının da hukuken geçerli bir sebebi yokken en azından kişisel ilişkiye ilişkin saat dilimi uzun tutulabilir.Öngörülen kişisel ilişkiye ilişkin süre oldukça yetersizdir. Zira çocuklar yaşları itibariyle de büyük olup anneye fiziken bir bağlılıkları yoktur. İşbu nedenle çocukların İSTANBUL'DA İKAMET ETTİKLERİ DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE kişisel ilişkiye ilişkin öngörülen sürenin arttırılmasını vekaleten talep ederiz. Netice ve Talep : Yukarıda izah edilen ve re'sen nazara alınacak sebeplerle, Ara karara ilişkin İTİRAZLARIMIZIN KABULÜNE, Müvekkil baba ile çocuklar arasında YATILI KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASINA KARAR VERİLMESİNE, Mahkeme aksi kanaatte ise İstanbul şartları göz önüne alındığında yalnızca 2 saatlik kişisel ilişkin oldukça yetersiz kaldığı aşikar olduğundan ve uzun bir zamanca çocukların babaları ile görüşmesi engellendiğinden KİŞİSEL İLİŞKİYE İLİŞKİN ÖNGÖRÜLEN SÜRENİN ARTTIRILMASINA, Karar verilmesini bilvekale talep ederiz. ../.../.... Davalı Vekili Av. ...........................
- Boşanma - Zina Hts Kayıtlarının Celbi Talep Dilekçesi
İSTANBUL ...... AİLE MAHKEMESİNE Dosya No : 2024/... E. Davacı : İSİM SOYİSİM Vekili : Av.................. Davalı : İSİM SOYİSİM Vekili : Av.................. Konu : HTS kayıtlarının celbi talebimizden ibarettir. Açıklamalar Huzurdaki dosya davalının zina fiilleri sebebiyle tarafların boşanmaları taleplidir. Dosyada mübrez fotoğraf ve mesaj kayıtları, tanık beyanlarının doğruluğunun ispatı açısından davalı ile evlilik dışı ilişki yaşadığı kadın arasındaki konuşmaların tespiti gerekmektedir. Davalı asilin telefon numarası : 0 553 .... .. .. Evlilik dışı ilişki yaşadığı kadının numarası : 0 544 .... .. .. HTS kayıtları başlangıç ve bitiş tarihleri : 03/10/2020 - 31/10/2022 İşbu doğrultuda 03/10/2020 -31/10/2022 tarihleri arasında 0 553 ................. ile 0 544 ..................numaraları arasındaki arama ve mesaj kayıtlarının tespiti amacıyla ilgili kurumlardan HTS kayıtlarının celbini talep ederiz. ../../...... Davacı Vekili Av. ............................

